logo

Paramparça 54.Bölüm izle

Özet: Dilara ile evlenmeye karar veren Cihan nikah için gün almıştır ve aynı gün içerisinde de şirket için bir toplantıya gider. O sırada toplantının yapılacağı otelde başka bir nedenden dolayı bulunan psikolog Ayşe bilmeden toplantının yapıldığı yere girer. Burda olacak olaylar sonucunda Cihan ile Ayşe'nin yolları birleşir. Aynı zaman içerisinde nikah yapılacak yerde Dilara'da Cihan'ı bekler fakat burada başka bir sürpriz yaşar. Yıldırım'ı kendisine çekmeyi başaran Candan, bu sayede şirketteki bilgilere ulaşabilecektir. Harun ile yeniden arasını yapabilmek için bu bilgileri koz olarak elinde tutan Candan'ın, Harun'a büyük bir zararı dokunmuştur ve artık bardak taşmıştır. Harun, Candan'a olan sinirinden dolayı silahını çıkarır. Ölüm korkusuyla bir anda kaçmaya çalışan Candan, aslında gittiği yerde de aksine ölüme yaklaştığının farkında değildir.Paramparça son bölüm izle dizi yayınlandıktan sonra sitemizden canlı olarak izleyebilirsiniz.
Yayınlandı: 24/02/2016
Berran demiş ki;
AYSE arkadas, isminle ilgili bilgilere bizde vakifiz.Hatta OPERA bile bestelendigini kitaplarve siirler yazildigi ve yagliboya tablolar v.s., Ben bu duruma PES diyorum ve Adminlerin dikkatini cekmek istiyorum.ÖZÜR dilemek yüceliktir.Ayrica o arkadasa soruyorum.Bir tarihte ALIYEV le DEMIREL arasinda gecen o hadiseyi biliyormu?? Yaaaaa...bizdede o kelimenin anlami güzel degildir. ve buna benzer bir cok örnekler var.Ama biz hicbir zaman kardeslerimizi belalti vurmadik:-/Öyle kabullendik bagrimiza bastik.Durma üstünde Nürnberge benden kucak dolusu sicak sevgiler ve selamlar *_*
26.02.2016 - 17:32
0   0

Berran demiş ki;
Sevgili LaLemcan adeta MANIFESTO gibi idi satirlarin.. Cok fazla lob la simsekleri üzerime cekmeyeyim.Ayni sekilde DIZI yorumunda güzeldi.Gönlüne saglik:-)Bilhassa Maide karakteri hk.benzetme ve tesbitlerin..Dedigin gibi Samanliktan YALIya gelince insan böyle $oklar yasar. Evet nerde DILARA nin hizmetlilere davranisi nerde bu?? Senin belirttigin gibi sonradan görmeler yapiyor.Bir nevi hazimsizlik deniliyor..Yine SELINcim daha iyi aciklar!!Psikolog AYSE hak. tesbitlerine katiliyorum. Fragmanda HAZAL Hocasiyla bagirisiyordu.Herhalde yine CICERO nun Ahmaklarini hatirlatiyor bize dimi??Buzzzz....gibi Soguk NRW den sicak sevgiler ve Rhein uzunlugu öpücükler gönderiyorum*_*
26.02.2016 - 17:19
0   0

SELİN demiş ki;
Herkese selam. LaLem’cim yorumunu mübalağasız bir solukta çok büyük bir zevkle ve devamlı gülümsiyerek okudum. Bu yorumdan sonra hem içerik olarak, senin yazdıklarından başka yazacak pek fazla bir şey yok bulamıyorum; hemde yorumunun tadını bozmak istemiyorum. Ama eklemek istediğim küçük bir konu var. Yorumumda sadece o konuya değineceğim. Bu arada bende senin gibi hangi bölüme yorum yazdığımı belirtmeyi malum sebepten gerekli görüyorum artık. 54. BÖLÜM YORUMU: Anlaşıldığı kadarıyla Cihan’ın yeni aşkı psikolog Ayşe olacak. Gülseren karakterine tamamen zıt bir karakter. Gülseren sarma saran, sütlaç yapan, kaderci, ezik , kısmen kararsız, kısmen tutarsız, kısmen ergen tavırlı özgüveni eksik, eğitim düzeyi düşük anaç, ara sıra onu bunu kırması dışında klasik feminin bir kadındı. Ayşe bu karaktere tamamen zıt, erkek sporu yapan, özgüvenli, ayakları yere basan, yüksek eğitim görmüş bir mesleği ve belirli bir kariyeri olan bir kadın. Ben bu seçimi biraz manidar buldum. Bence Cihan’la Gülseren çifti sadece Nurgül, Erkan uyumsuzluğu dolayısıyla değil böyle iki zıt çevreden gelen çiftin ortak bir geleceği olacağına kimse inanmadığı içinde tutmamıştı sanki. Gülseren karakterini seven çok olduğu halde kimse bu çiftin aşkına inanamadı. Senaristler yeni bir kadın karakteriyle şanslarını deniyorlar. Ama Şükran Ovalı isabetli bir seçimmi bilemedim. Bu oyuncu mesela benim çevremde pek sevilen bir tip değil . Yeni çift tutacak mı bunu zaman gösterecek. Bence bu biraz zor olacak gibi. //Sevgili AYIŞIĞI, sana hep bir daha yazmıyacağım diyor ve yinede yazıyorum. Bu benim tutarsızlığım ve bunu hoşgörmeni rica ederim, ama şimdi olduğu gibi,bazen gerekli oluyor, ilk planda kendi huzurum için değil senin iyiliğin için. Ben seninle ne yapacağımı bilemiyorum. Anladığım kadarıyla senin için bir takıntı haline gelmiş durumdayım. Her taşın altında beni görüyor, herkeste beni buluyor, her yerde beni veya dostlarımı takip ediyor ve onlara benmişim gibi veya beni konu ederek çatmadan yapamıyorsun. Yanlış anlama, bu beni artık rahatsız etmiyor, ama hem dostlarım benim yüzümden madur oldukları için hemdeyukarıda belirttiğin gibi senin için üzülüyorum. Bence sen bu durumu bir uzmanla görüş. En çokta kendin için ve unutma “Kin, en çok o hissi duyana zarar verir”. Diğer konuya, yani Avrupa’da yaşıyan erkeklerin nasıl olduğu konusunda yazdıklarına gelince. Sen her istediğin zaman her istediğin konuda ve istediğin sürece herşeyi yazma hakkını görüyorsunda neden benim bu konuda gerekli gördiğim için tekrar yazmamdan rahatsız oluyorsun. Çatmadan önce yazdıklarımı tekrar oku ve doğru anlamaya çalış. O zaman benim yazdıklarımda bir çelişki olmadığını göreceksin. İlk yazından genelleme ve içinde ben dahil birilerine gönderme akıyor. İkinci bir yazınla bunu tekzip edip aslında sadece çevrenden tanıdığın erkeklerin böyle olduğunu söylemek istediğini yazdın. Bende konu ettiğin sadece çevrendeki erkeklerse, bunu yapmaya hakkın var dedim ve hala diyorum. Yeri gelmişken sevgili AYŞE’ninde dediği gibi böyle bir çevrede yaşamak cidden çok zor bir şey ve insanı mutlaka olumsuz etkiler. İnşallah ailendeki erkekler böyle değildir. Son yazdıklarım başka bir yorumcu arkadaşın, başka bir yorum sayfasında “ Avrupa’da Türk erkeklerinin genellikle restoran ve pizzacı sahibi olduğu bir ülke olduğuna inanmıyorum” demesi üzerine ona böyle bir ülkenin var olduğunu ve bu ülkedeki Türkler hakkında bildiklerimi yazdım. Yani sana arka çıktım. Senin bu ülkede yaşadığını tahmin ettim ve ediyorum. Sen kendinde devamlı benimle ilgili tahminler yürütme hakkını buluyorsunda ben, binde bir, aynısını yapınca neden sinirleniyorsun? Bunun dışında birinci neslin erkeklerinin kısmen böyle olduğu konusuna değinen yorumcu arkadaşın, bu iddiasıyla ilgili düşüncelerimi açıkladım ve bildiklerimi yazdım ki bunun senin yazdıklarınla doğrudan alakası yok. Konuyu toparlarsak: Kimsenin, bilimsel metodlara bağlı kalınarak yapılmış istatistiklere ve diğer etraflı bilgi ve araştırma sonuçlarına dayandırmadan büyük bir insan grubunu o veya bu konuda genelliyerek suçlama ve onurunu kırma hakkı yoktur. Ama herkesin sadece kendi çevresindeki kişi veya olayları değerlendirme ve bu konuda iddialarda bulunma hakkı vardır. Genelleme yapsa bile bunun çevresinde yaşadıklarına dayanarak yaptığını ve bir tahmin olduğunu belirtmesi gerekir. Yazılarımın hepsinde bu düşünceyi savunduğum için yazdıklarımda herhangi bir çelişki yoktur. Dilerim bu konu böylece kapanmıştır. Senin için kapanmamış olsa ne bu konudaki yazılarına ne de başka tür çatmalarına cevap vereceğim. Sevgiyle kal.
26.02.2016 - 10:31
0   0

LaLem demiş ki;
Herkese merhaba. 54.BÖLÜM YORUMUMUN DEVAMI: Dizinin tadı tuzu kalmadı. Gülseren gidince dilara ya takarım demiştim ama ona da hamile kaldığından beri bir haller oldu. Kötülükler kraliçesi dilara gitti gülseren gibi kanatlı melek olmasa da (iyiki değil, kanatlı melekler bu dünyayı çabuk terkediyorlar) halim selim bir kadın geldi yerine. Cihan ın gülseren yasını bile anlıyor anlayışla karşılıyor, ona herşey için devamlı teşekkür ediyor, özkan ın çocuğunu okşayıp seviyor, keriman a bile en ufak bir ima veya tahammülsüzlük hareketi yapmadan katlanıyor. Elli bölüm boyunca birbirleriyle ancak bağıra çağıra iletişim kuran dilara , cihan çifti artık birbirlerine en ince camdan vazoymuş gibi davranıyorlar. Hoşuma gitmiyor desem yalan olur. Cihan cım yazık gülseren e bayağı üzülüyor ama aileyi bir arada tutma çabasında ki ben bunu takdir ediyorum. Maalesef hayat devam ediyor. Bu ikili bence çok iyi dost olacaklar. Harun un aşk acısı çektiğini görmek bayağı eğlendirici. Barış ta bunu bize güzel hissettiriyor. Tabii bunun günahını da cihana yüklüyor, sanki dilara yı intikam için kullanmaya kalk sonrada kendi kazdığın çukura düş diyen cihan mış gibi. Başlarına ne gelirse gelsin hep başkalarından bilen insanlar maalesef heryerde var, burada bile! Harun un nana aracılığıyla dilara ya ulaşma fikri güzeldi, hatta neredeyse dilara yumuşamaya bile başlamıştı ama şu tesadüf canavarı yokmu? Nana nın evinde olanlar yine insana ne tesadüf dedirtecek cinsten : harun ceketini koltuğun üzerine koyuyor, cep telefonu telefon edeni görecek şekilde cepten dişarı kayıyor ve dilara tam yumuşamaya başlamışken candan telefon ediyor. Puff !! bütün emekler boşa gitti. Bu dahiyane ve çok inandırıcı senaryo için senaristlere benden sıfır numara birde çürük yumurta. Tabii yeni suçlu hazır: candan ve onun ölmesi lazım. Ne güzel tam perişan aşık candan ı öldürüp katil olacakken ikinci bir tesadüf canavarı onu engelliyor. Bizim samatyalı ne başarmış ki onu başarsın. Şimdi büyük sır, „candan a ne oldu?“. Mayide halamız pek cabbar çıktı. Başladı hemen hizmetçileri azarlamaya, adlarını bile öğrenmeye tenezzül etmiyor hala hanım . Ne de olsa serde görgüsüzlük var. Birde hizmetçisine bu zaytinyağını at, biz sadece (aslında hiç makbul olmayan) aydın zeytinyağı yiyoruz demez mi! Senaristleri bu diziyi beniğm gibi babası aydın lı olanların seyredeceğini Kötüler kraliçesi falan ama yanında çalışanlara dilara kadar kibar davranan pek nadir. Mayide halamız kin kusmak konusunda harun dan geri kalmıyor. Bakalım daha cebinde hangi intikam araçları getirdi cihandan ikisi de beyin özürlü yeğenlerinin intikamını almak için. Bu bölümde bir aptal aşık daha perişan oldu ama o hiç olmazsa suçu kendinde arayan entel dantel tiplerden. Cihan la bu konudaki muhabbetleri çok güzeldi ve cihan bu sahnede çok espriliydi. Nurgül gittiğinden beri erkan rolüne kendini daha çok veriyor gibi ki her yaptığında bana daha inandırıcı geliyor. Zavallı yıldırım artık ömrü billah aşık olmaz. Candan beni hayal kırıklığına uğrattı, pisi pisine yakalandı. Bu işi gece yıldırım uyuyunca rahatlıkla yapabilirdi. Galiba tesadüf cabavarını küçümsedi. Tabii birde genç aşığımız ozan var. Nihayet ona da olaylar bu kadar tazeyken bu aşkın devam edemiyeceği dank etti. Bakalım amor tanrısı onları günün birinde yine bir araya getirecek mi? İnşallah getirir de erkek kadın ilişkileri konusunda bir tabu yıkılmış olur: bazı geçen asırdan kalma ziyniyetli erkek çocuk annelerinin kabusu, oğlum kendinden 6 yaş büyük çocuklu bir kadınla evlenmemeli tabusu. Ozan a da birden kal geldi, öyle ota noka dellenip bağrmıyor. Tam o hallerine alışmıştım;) Keriman yine yalıya gidecek bir sebep buldu. Yalıdaki keriman sahneleri eğlencelikti ama eğlenceli miydi daha karar veremedim. Keriman lı ve özkanlı sahneleri çok sevenler var, ben bir türlü sevemiyorum, ne kerimanın kabak tadı veren arsızlıklarını ne de özkan ın dana gibi bağırmasını ! Ya sevenlerde bir şey var ya bende. Bazen rahmi, keriman sahnelerine gülebiliyorum, hepsi o. Rahmi demişken: ne adam ya altından girdi üstünden çıktı cansu yu yumuşattı. bu dizinin harbi iki kötüsü var biri candan biri rahmi. Harun u saymıyorum çünki onun bir kaç tahtası eksik o nedenle böyle; ama bu ikilinin aklı başında, yaptıkları sırf kötü huylarından. Deniz in annesinin mıymıyına da sinir oluyorum artık. oğlunu kaybetmesin diye hem kendine acı çektiriyor hemde oğluna. bu nudur yani annelik. al oğlunu karşına anlat geçmişini, silerse silsin, hiç olmazsa çocuk böyle oradan oraya savrulmaz. sanki çocuğu kendisini silen tek kadın olacak yer yüzünde. Etraf evlendikten sonra annesini ayda yılda bir arayan oğlanlarla dolu. Hazal devamlı tafra modunda. anaya tafra babaya tafra, cansu ya tafra, dedeye tafrai hizmetlilere yine tafranın kuyruklusu. Bir bakıyorsun zeka küpü oluyor, insanları ve olayları kendi lehine kullanıyor. Gülseren annesinin ölümünü nasılda kullandı vefasız. Öbür kendinden büyük evli matematik öğretmenine şıp diye aşık olup onunda kendine karşı „sırf hazal cım“ dedi birşeyler hissettiğini düşünecek kadar geri zekalı. . Bu kız tam bir şıp sevdi. notorsikletliye de öyle şıp diye aşık olmuştu ve hemen evlilik hayalleri kurmaya başlamıştı. Yine aynı planları kurmaya başlarsa hiç şaşmam. Öğretmende çok sinir bir tip. Haydi hayırlısı diyeceğim ama bu işten pek hayır çıkacağa benzemiyor. Bu bölümde nihayet cihan ın yeni aşkını görebildik. Bu adamın kaderi hep dekoltesi göbek deliğine kadar olan kadınlara aşık olmak. Gülseren in gögüs dekoltesi maşallah dedirtecek cinstendi, ayşe nin bacak dekoltesi onu aratmıyor. Elbise güzeldi de amacına uygun değildi. Ayşe sanki tıp kongresine değil defileye gelmiş gibiydi bu elbiseyle. Kızımız psikolog ve hemen marifetini bizzat kendi tutmunu analiz ederek bize gösterdi. Anti parantez, selin cime, anlattıklarının doğru olup olmadığını bir sorayımda birileri yine hop otursun hop kalksın!;)) Ayşe kız cihan oğlumuzun hayatına gülseren gibi olaylı girdi: ikisi ne hikmetse ve nasıl olduysa birden bir yerde mahsur kalıp gideceklere yere yetişemediler. Ayşe kongre ye, cihan sa, bazılarımızın sanki cihan hakkaten dilara ile evleniyormuş gibi, gülseren e saygısızlık yapıyor diye hop oturup hop kalktıkları nikah törenine. Ayşe kızla cihan oğlumuzun tanışma senaryosu için senaristlere benden sıfır numara ve bu sefer üç çürük yumurta. Amabu geç kalmanın güzel bir yan tesiri oldu: harun dilara ya, kahraman aşıklar gibi mutluluklar dileme imkanı buldu. Yeni bölümü merak ediyor muyum?Hayır! seyredecek miyim?: evet! ama merak ettiğim iki şey var, birincisi cihan gülseren in gözlerinde anneliği ve cesareti gördüğü için şıp diye ona aşık olmuştu (bakın bunu yazdığım an bana hazal ın şıp sevdiliğinin nereden geldiği dank etti, tabii ki babasından!), ayşe kız ın çocuğu yok ki gözlerinden annelik okunsun; cesaret okunuyor da denemez, çünki durmadan hocasından korktuğundan bahsedip duruyordu. Çocuk ve ergen psikoloğu olduğu için belki yinede gözlerinden çocuklara ait güzel duygular görebiliyordur cihan ve tıp kongresine, hareket ettikçe göbek deliğine kadar açılan yırtmaçlı etekle gelmesini de cesaret olarak değerlendirmiştir oğlumuz. İkinci merak ettiğim şeyde gülseren in yerine gelen bu kızımızın adının ayşe olmasına bizim nezih uslüplu sibiryalımız nasıl bir reaksiyon gösterecek? bu arada ayşe arkadaşım, ben o zatı şahanenin, mutlak ayşelere belaltı gönderme olsun amacıyla yazdığı yazıyı okumamıştım. Daha doğrusu ben o nikin kim olduğunu anladığım andan beri hiçbir yazısını okumuyorum, yoksa bu yazdığını kınardım. Bir insan bir ismin başka bir dilde başka bir manası olmasını bile kullanacak kadar entellektüelse ;))) buna pes denir ve başka bir şey denmez. Benden bu bölüme bu kadar. Herkese güzel bir gün. / Ayış cım boşuna elini yorma, ben senin tarafından kışkırtılabilme yaşını çoktan geçtim, zaten ailemden hem kışkırtmanın, hemde kırşkırtılmanın kötü olduğunu öğrendiğim için bunrdan hep sakındım. Ayrıca ben bana söylenenleri değil yendi yaşadıklarıma ve hükümlere göre yaşayam biriyim. Senin benim hakkımda ne düşündüğün beni zerre değil atom kadar bile ilgilendirmiyor. Sen ve paralelin hakkında neden böyle davranmadığımı sen mi bana soruyorsun? Siz devamlı yorumlarıma veya yazdıklarıma değil şahsıma, aileme ve yaşıma ve dostlarıma saldırıyorsunuz. Ben sana bu arkadaşa yaptığım yüce gönüllülükten daha fazlasını bile yaptım ben yorumculara şahsi saldırıyı marifet sanan ve seni nikini, bile değiştirip aylarca kendini, tanıdığın yorumculara bile başkası gibi göstermeye mecbur bırakacak tarzda seninle uğraşıp seni birtirmiş bir insana karşı seni savunup başımı derde bile soktum. Sonra sen o zatla bir olup bana şahsi saldırılar düzenledin. Onu bile es geçtim ama sen dur durak bilenlerden değilsin. Dostluklarıma karışıyorsun, durmadan beni ispat edemiyeceğin şeyleri yapmakla suçluyorsun, senin sevdiğin karakterleri sevmediğim için hakaret ediyorsun, aynı yaşta olduğumuz halde yaşımla alay ediyorsun, sohbetlerime müdahele ediyorsun, başka sayfalarda dedikodumu yapıyorsun v.s, v.s. Kimin hangi nikle ne yazdığı beni ilgilendirmiyor diye sana daha kaç kere söyliyeceğim? Hele bir kişinin başka niklerle benim sevmediğim dediğin yorumcuları övmesi veya benim beğendiğim dizi karakterlerini yermesi beni atomun parçalarından biri kadar bile ilgilendirmiyor. Benim dostlarım benim sevdiklerimi sevecek, sevmediklerimi sevmiyecek diye bir kuralım yok , senin gibi. Bahsettiğin arkadaşım o yorumculara kendi nikiylede övgülü şeyler yazıyordu ve bilhassa gülseren konusunda hiçbir zaman anlaşamadık. Ne ben o kırılmasın diye gülseren i eleştirmekten vazgeçtim ne o benim hatırıma onu eleştiriyormuş gibi yaptı. Bu nedenle beni arkamdan vurdu diyemem. zaten sanal alemde arkadan vursa ne olur, ben ne kaybederim o ne kazanır? Bir insan bir insanın yazdıklarını, yazıda beğenmediği düşünceler olsa bile güzel bulabilir. Başka nik kullanarak benim uzun yazmamı veya dostlarımla muhabbet etmemi eleştirmesi konusunda düşündüklerimi kendisine yazdım ve bu konu benim için kapandı. Sen kendini parçalasan bile bu değişmiyecek. Senin sadece kendi nikinle faaliyet göstermediğini çok iyi biliyorum ama bana şahsen saldırmadığın müddetçe bu da beni ilgilendirmiyor. Şahsen saldırdığın zamanda o anki nikine cevabımı veriyorum. Şu ana kadarsen yapmadığın müddetçe senin hiçbir dostluğuna karışmadım, senin şimdi yaptığın gibi dostluklarını sorgulamadım. Sadece dizi yorumlarımı ve bazen burada tartışılan konulardaki düşüncelerimi eleştirdiğiniz ve bana şahsen saldırmadığınız müddetçe nasıl olursanız olun beni ilgilendirmiyor. Atıp tutmanız veya mütevazi olmanız da! Bana kendi nikinizle alenen hakaret ediyor olmanız sizi, bunu arkadan yapandan daha iyi biri yapmaz. Aynı birini gözünün içine baka baka öldürenle arkasından vurup öldüren arasında fark olmadığı gibi. Öyle veya böyle sonuç aynıdır, vurulan ölür. Sizinle aramızda artık sulh olamaz, ancak herzaman söylediğim gibi bana ve sevdiklerime dokunmadığınız takdirde sadece ateş kes olabilir. Umarım bu sefer ne demek istediğim dank eder. Sana kutuplardaki buzullar kadar çok ve o kadar sıcak sevgiler.
25.02.2016 - 14:33
0   0

Berran demiş ki;
BARIŞA ÇAĞRI Barış gelsin dağlara Yollar birleşin haydi, yollar birleşin Geçmişten geleceğe Yıllar birleşin haydi, yıllar birleşin. Bu memleket bizim can ocağımız Hakk'tan başka yoktur varacağımız Çağımız insanı sevme çağımız Kullar birleşin haydi, kullar birleşin. Dinli dinsiz insandır Boş yere akan kandır Bu kök bu ağaçtandır Dallar birleşin haydi, dallar birleşin. ..... Mahzuni Şerif'im bizim memleket Barış mübarektir, barış hareket İkilikten çıkar bunca felaket Eli darlar, gönlü bollar birleşin... Cumhuriyet ne hoştur Bâtıl yolu yokuştur Gelecek kurtuluştur Fallar birleşin haydi, fallar birleşin. AŞIK MAHZUNİ ŞERİF
25.02.2016 - 13:35
0   0

Ayisigi demiş ki;
Sel hanimin bir yazdigi diger yazdigini tutmuyor,kendisiyle öyle bir celisiyor ki-:)) Nasil mi,buyrun bakalim. Gecen bölüme benim avrupa da yasayan türk erkeklerini aciklayan ikinci yorumuma karsilik sel in yorumu \"Sonraki yazısı bize sadece kendi çevresinden ve yaşadıklarından çıkarak yazdığını gösteriyor, ki bu en tabii hakkı. Bunu okuduktan sonra yazacak bir şey kalmıyor aslında. Konuyu yine LaLem ve bana getirmesine ve hatta bizim düşüncelerimize yakın yazanlara çatmasına zaten alıştık. Bu onu mutlu ediyor ve onu mutlu etmekte beni mutlu ediyor. Yani kısacası “alan memnun, satan memnun”;)))!!!; konuyu uzatmaya gerek yok.\" //// Artik bu konu hakkinda yazacak birsey kalmadi dedigi halde,konuyu UZATMAYA gerek yok dedigi halde sel iniz ne yapiyor bu KONUYU yeni bölümede tasiyor,bu konu hakkinda yazacak cok seyide kaliyor-:) Sel birde atip tutmus benim maceristan da yasadigima dair,yine kendini BILGILI göstermis. Bak ben nelerde bilirim,nasilda anlarim. Ama boś cikti bu atip tutmalarin,maceristanla en ufak ilgim yok. Diger yarisi lal ise Msfigo nun yazdiklarini tekrar okumus ve Msfigo nun bana haddimi cok güzel bildirdi kanisina varip bir mutlu sormayin gitsin-:))
25.02.2016 - 12:11
0   0

Berran demiş ki;
Selam herkese, SELINcim yazdiklarin icin tesekkürler canimmm...Ben bilakis sizi incitmemek maksadiyla yapmistim. Veee..cok tanimiyordum.Ayrica diger YORUM övgüsü bana ait degil.Bazilari hala uzatiyorlar.ZIra aksi takdirde ici rahat etmez Onun Yazdiklarina inanmak isterdim. Zira kandiside nik zenginligine sahiptir.Söööyle bir geriye baksin tartismadigi kimse kalmamistir. Ona tavsiyem:Herseye sünger cekip Temiz bir sayfa acsin "bize neden kucak acmadin "diyecegi yerde !!! Dünkü TAPINAK YAZITI ni iyi okusun....SELINcim verdigin bilgiler yine einmaligti.Yüregine saglik.Aktarmamida begendigine sevindim. Ben bu sayfaya HUZUR gelsin tipki eski günlerdeki gibi ..istiyorum.Bende seni ve LaLemcani icin de balik kalmayan IZMIR KÖRFEZI büyüklügü kadar öpüyorum. Bundan sonra 3.personlardan gelecek uzatmalara kapaliyim ignore edecegim ..Herkese sevgiler*_*
25.02.2016 - 11:05
0   0

SELİN demiş ki;
Herkese selam. Berran’cım seninle ilgili konuda bende LaLem’cim gibi düşünüyorum ve bu konuyu burada kapanmış kabul ediyorum. Bundan sonra ricam ne olursa olsun bana açıkça söylemen, tabii yaşıma, işime, aileme ve şahsıma hakaret olmıyacak şekilde. Bende senin eski anlaşmazlıklarına karışmak istemiyorum, çünki bu konuların evveliyatını bilmiyorum. Ama bize yapılan bir hakaret gibi bir hakaret olursa arkanda olacağımdan emin olabilirsin. bu sadece senin için geçerli değil her yorumcuya arka çıkarım, bu kişi beni defalarca inciten biri olsa bile. bu durunda kpnu kişi değil prensiptir benin için. Uzun yazmak konusunda haklısın. Bu konuda bana daha kısa yazmam için başka yorumculardanda uyarı ve rica geldi. Uymaya çalışacağım ama söz veremem; sazı elime aldımmı bırakamıyorum;)). Son paylaştığın yazıyı bilhassa çok beğendim eline sağlık. Ben seni İzmir semasındaki yıldızlar kadar çok öptüm. Bu arada, LaLem duymasın ama İzmir körfezinde balık yok artık! // LaLem’cim bütün yazdıklarına canı gönülden katılıyorum. Hele Ramiz Teyze olarak (nereden geliyor böyle şeyler aklına?) yazdıklarına benden tam tasdik. Dizi yorumunun devamını bekliyorum. Başka sayfada yazdığın bir yorumda Avrupa’da yaşayan Türk erkekleri „genelde pizzaci yada restaurant sahibidirler“ diyen malum yorumcunun belirttiği gibi bir Avrupa ülkesi yok demişsin. Yanılıyorsun var. Arkadaş %99,99 Macaristan’da yaşıyor. Orası Türk göçmenlerinin yaşadığı tipik bir göçmen ülkesi değil ama bir Avrupa ülkesi. Zaten yazılarında s harfi üzerine koyduğu (´) işaretide bunu gösteriyor. Macaristan’da toplam 325 kadar Türk yaşıyor ve bunların 100 kadarı üniversite öğrencisi. Diğer 225 kişiden genellikle erkeklerin ya Türk restoranı var ya da pizzacı dükkanı. Sadece Budapeşte’de 80 Türk Restoranı var. Pizzacılar bu sayıya dahil değil. Yani erkeklerin genellikle bu dalda iş sahibi oldukları doğru. Geri kalan sayı aile bireyleri ve kısmen Türkiye’den getirdikleri ahçılar. Bu yorumcu Macaristan’da yaşayan Türk erkekleri hakkında düşüncelerini yazdığını yazsaydı bu bizim için güzel bir bilgi kaynağı olabilirdi. Ama Avrupa’da diyor ki , Avrupada 5 milyon Türk göçmen yaşıyor. Bunların %50 si yani 2,5 milyonu, hatta biraz fazlası erkek. 150 Türk erkeğinin davranışından çıkarak 2,5 milyon Türk erkeği hakkında genelleme yapmak istihareye yatmakla bile mümkün değil. İstihareden dedim çünki Avrupa’daki Türklerin kaçının eşini genç yabancı kadınlarla aldattığı konusunda yapılmış bir tek istatistik bilr yok. Onun için ya fal bakmak gerek ya da istihareye yatmak. Birinci nesil kısmen yaptı konusuna gelince: birinci nesil içinde bu suçlanma bu şekilde yapılamaz. Birinci nesil diye adlandırılan grup 1965-1973 tarihleri arası Avrupa’ya çalışmak için işçi olarak gelen grup. Bunların büyük çoğunluğu erkekti ve yalnız geldiler. Yani eşleri yanlarında değildi. Senelerce yalnız yaşamanın getirdiği sonuçlardan biride erkeklerin yabancı ve azınlıkta olsa bile işçi olarak gelen Türk veya başka milliyetten kadınlarla ilişki yaşaması oldu. Bu nedenle çok yuvalar yıkıldı. Göçün olumsuz etkilerinden biri de budur ve bununla ilgili yazılmış güzel yazılar var, ilgilenen okuyabilir. Göçün olumsuz etkileri konusunda oldukça bilimsel ve istatistiklere dayanarak yazılmış literatür var ama bunlarda bile aldatma sayısıyla ilgili bir bilgi yok. Çünki yapılmiş bir istatistik yok. 1973 te işçi alımı yasaklanınca Türkler eşlerini ve çocuklarını getirmeye başladılar. Eşleri yokken ilişki yaşayan erkeklerin çoğu, eşleri geldikten sonra ilişkiyi hemen bitirdiler. Başlarda devam eden azınlık zamanla bitirdi. Çok daha küçük bir azınlık ya boşandı ya da iki eşli yaşamaya devam etti. Dediğim gibi bu konularda sağlıklı bir istatistik yok. sadece yaşanmışlıklar ve tahmin ve göçmenlerle ilgili çalışmalar yapan kururluşların kendi bünyesi dahilinde kullandıkları kendi yapmış oldukları kısmi istatistikler var ve tabii birde boşanmalar konusunda yapılmış istatistikler. Bu tür iddialarda bulunurken,dolayısıyla LaLem’ciminde dediği gibi büyük bir insan grubunu zan altında bırakırken çok dikkatli olmak gerek. Herkese iyi geceler
24.02.2016 - 22:24
0   0

LaLem demiş ki;
Msfigo kardeşim, yazdıklarını okuduktan sonra tekrar yazını okumak için geriye gittim orada” Bu daha cok birinci nesilin marifetleri.“ cümlendeni okuduktan sonra, o nesle ait biri olarak kafamda şimşekler çaktığı için sonraki „Tabii her erkek icin gecerli degil“. cümleni okumadığımı farkettim. Ayışığı nikli yorumcuya hitaben yazdığın yazıyı zaten isme hitap yazmış olduğun için hiç okumamıştım. Bu sefer okudum. Sen bilhassa ikinci yorumunda gerekeni gerektiği gibi yazmışsın. Bu ihtimamsızlığım dolayısıyla seni suçlamış olduğum için özür dilerim. Beni yorumum konusunda yazdığın sözlerede teşekkür ederim. yorumlarımı beğenip beğenmemenin bu tutumumla ilgisi olmadığını belirtmeme gerek yok umarım. Konu benim için kapanmıştır. Umarım senin içinde öyledir. selamlar.
24.02.2016 - 16:52
0   0

Ayisigi demiş ki;
Bu konu hakkinda kendi sahsi fikrimi belirtmek istiyorum. Admin bazilari istiyor diye yorum yayinliyor bu seferde ayni kisi yorumunu istemiyor diye sildirten ve yorumcularin isteklerini karsilayan admin umarim benim yorumumu da yayinlar. Her birey gibi benimde fikrimi yazma HAKKIM VAR. Berran bazi yazilari yazdigini \"dürüstce\" itiraf etti. Malesef bazilari uzunnn zamandan beri degisik nik aldiklarini itiraf edemiyorlar bir türlü. Lal in berran i oldugu gibi kabul edicegini adim gibi biliyordum. Ama benim gözümde sergiledikleri sahte \"dostluktan\" baska birsey degil. Bir insan prima prima deyip bol keseden on nunarali 5 yildizlar dagittigi göklere cikardigi arkadasinin arkasindan böyle is cevirmez! Sen kendi kullandigin niklerle onlari öv sonra da baska niklerle gidin buradan blogg kurun face te yazisin diye yazarsan ben senin dostlugunu sorgularim arkadas. Hadiii bunlari KPA zamani yazmis arkadas,aradan zaman gecti der insan. Ama daha gecen gün suna olup lal in hic sevmedigi sefa yi ve gizem i övdün. O zaman ben hala bu \"dostlugunuzu\" sorgularim arkadas. Lal da ne kadar genismis arkandan is ceviren sözde dostuna kucak aciyor. Madem sen bu kadar yüce gönüllüsün neden beni ve gizem i oldugumuz gibi kabul etmedin? Neden bize de o engin kucagini acmadin? Bizlerde böylece huzur icinde yasardik. Bak ben hic nik alip arkandan vurmadim,atip tutmadim,herzaman oldugum gibiydim,neysem oydum! Ehh ne diyelim ben bu komediyi seyretmeye devam edelim derim,perde acilsin-:))
24.02.2016 - 16:48
0   0

Daha Fazla Yorum
Yorum Yap

Dizinin Diğer Bölümleri
Yerli Diziler
Eski Diziler
Yabancı Diziler